Migren yalnızca basit bir baş ağrısı değil, kişinin günlük aktivitelerini engelleyen, kendisinin ve yakın çevresinin yaşam kalitesini bozan önemli bir rahatsızlıktır. Migren, gerilim tipi baş ağrısından sonra 2. sıradaki baş ağrısı nedenidir. Toplumda her 4 kadından biri, her 12 erkekten biri migren hastasıdır. Baş ağrısına bulantı, kusma, ışık ve ses hassasiyeti eşlik edebilir. Migren hastalarının üçte ikisinde anksiyete ve depresyon gibi psikolojik problemler süreçte ortaya çıkmaktadır.
Migren ataklarla seyreden bazen bu atakların 4 saat, bazen de 3 gün sürebildiği bir hastalıktır.
Ataklar arasında kişide bir sonraki atağın endişesi başlar.
Migren başlangıcında bazı tetikleyiciler neden olarak gösterilmiştir:
diyetle ilgili; peynir, alkol, çikolata, aşırı kafein veya kafein yoksunluğu,
duygusal durum; endişe, depresyon, yoğun stres
fiziksel stres; aşırı yorgunluk, seyahat, az uyku
dış uyaranlar; iklim değişikliği, basınç değişiklikleri, yoğun koku sayılabilir.
hormonal etkenler, adet dönemleri, doğum kontrol hapları, hormonal bazı ilaçlar
Nöral terapi bakış açısıyla migren tedavisinde;
Migren otonom sinir sisteminden kaynaklanan, bioelektriksek aktivite bozukluğu yani damar-sinir dolaşım fonksiyonunun geçici olarak aksamasıdır.
Migren için günümüz tıbbında gelişmeler olsa da kullanılan tedaviler, migrenin oluş sebebini ortadan kaldırmaktan ziyade ağrıyı gidermeye yöneliktir.
Nöral terapide amaç, otonom sinir sisteminin regülasyonu ile bozulmuş olan doku kanlanmasının tekrar sağlanmasıdır yani Nöral terapi ile migrene yaklaşım sebebe yöneliktir. Amaç, migren yakınmalarını ortaya çıkaran nedeni bulmak, onu etkisizleştirmek ve dengeyi tekrar sağlamaktır.
Bu amaçla, migrenin kişide oluş şekli ve zamanı dikkatle incelenir. Bozucu alanlar (diş problemleri, enfeksiyonlar, yaralar) tetikleyici faktörler başka sistemik veya nörolojik hastalıklar varsa belirlenir ve tedavi programı oluşturulur.
Nöralterapi vücutta ağrılı bölgelere lokal anestezik madde uygulanarak yapılan bir iyileştirme tekniğidir.
Nöralterapi vücudumuzda çok geniş bir elektriksel ağ yapısında olan otonom yani kontrolü beyin tarafında otomatik olarak yapılan sinir sisteminin uyarılmasını ve regülasyonunu sağlar.
Ozon; atmosferin üst tabakalarında bulunan ve canlı varlıkları güneşin öldürücü morötesi(UV) ışınlarından koruyan bir kimyasal bileşiktir. Üç oksijen atomundan oluştuğu için simgesi O3’ tür. İsmi Yunancada koklamak anlamına gelen ozein’den gelir. Güçlü bir antimikromialdir.